31 Ocak 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 83

Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene,
Çünkü cahil ne gelirse söyler diline.


LA EDRİ

(Not: La EdriArapçada "bilinmeyen" anlamına gelir. Arap edebiyatında yazarı belli olmayan edebi eserlerin sonuna yazılır. Bazen yazar ya da şairler edebiyata yeni başladıklarında eserlerinin sonuna La Edri yazarlar.)

29 Ocak 2014 Çarşamba

FANATİZM VE BİLİM

“Halen denetlenemeyen köktendincilik ve fanatizm nedeniyle birbirimizi öldürüyoruz, haçlı seferleri ilan ediyoruz, bazı kıtalar AİDS ve açlık nedeniyle kırılıyor ama televizyonlarımız sihirli bir biçimde bereketli toprakları gösteriyor, böylece çaresiz insanlar, tıpkı bir zamanlar El Dorado’nun vaadlerini duyup koşan denizciler gibi sahillerimize ve çirkin kenar semtlerimize koşuyorlar. Durum böyle olunca da, sıradan insanların bilimin ne olduğunu bilmediklerine ya da onu Rönesans sihri olarak görmelerine, hatta bir aşk mektubunu şehir içi bir telefon görüşmesi ücreti karşılığında ve yıldırım hızıyla gönderebilme olayıyla karıştırmalarına şaşmalı mı?”


(Umberto Eco, Yengeç Adımlarıyla, syf 126)

28 Ocak 2014 Salı

EN USTA HIRSIZ HAYATTIR

En Usta Hırsız Hayattır.


Üstelik Verdiği Hiçbir Sözü Tutmaz!

Hayallerin Uçup Gider Zaman İçinde.. O Hiç Aldırmaz.


Yıldızlı Gece Gibi Aldatır Seni..

Sabah Kayıp Gideceğini Duyurmaz..

Ve Hayat Öyle Bir Hırsızdır ki; Seni Senden Çalar Haberin Olmaz..



O Yüzden Bugün Zor Kazandığın Hiçbir Şeyi KOLAY KAYBETME!!


24 Ocak 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 82

"Dinler ateş böcekleri gibidir:
Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar.
Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir.
Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak."


Arthur Schopenhauer

23 Ocak 2014 Perşembe

KARDEŞLİK

Mevlânâ Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler. Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa.
Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir.
- Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.

22 Ocak 2014 Çarşamba

HALA FARKINA VARAMAYANLARA...

Türkiye gibi antikomünist hükümetlerin iktidarda bulunduğu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya takılmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Geliştirilmiş ekonomik yadım, Türkiye’de bazı durumlarda düşünülenin tam aksine sonuç verebilir, yani bağımsızlık eğilimlerini artırıp mevcut askeri planlarımızı zayıflatabilir. Bu tür ülkelere yapılacak yardım, bize bağlı iktidarları tutacak ve ABD’ye düşman unsurları zararsız hale getirecek biçim ve miktarda olmalıdır. (Nelson Rockefeller’den Başkan Eisenhover’a mektup 1956)


(Cem Gürdeniz, Hedefteki Donanma, syf 101)

20 Ocak 2014 Pazartesi

AÇTIRDIN BAYRAMLIK AĞZIMI

Rahmetli bestekâr Selahattin Pınar bir yandan beste yaparken diğer taraftan üç-beş kuruş kazanmak için bazı zengin çocuklarına musiki dersi verirdi.
Öğrencilerden biri bir gün,
- ''Hocam, sabahları aç karnına çiğ yumurta içmenin sesime çok faydası varmış. Ben bir haftadır bunu yapıyorum. Sesimdeki değişikliği fark ettiniz mi?'' diye sorar.
Selahattin Pınar,
- ''Oğlum, der.. İç... Hiçbir zararı yoktur!'' Bir süre sonra oğlan,
- ''Hocam, annem de çiğ yumurta sayesinde sesimin çok güzelleştiğini söyledi. Siz de farkındasınız, elbette..'' Selahattin Pınar çaresiz... Bet sesli oğlanı atsa olmayacak, ekmek parası...
-''Oğlum.. der. Yumurtanın zararı yoktur... içebilirsin...''
Bir süre sonra oğlan yine aynı konuya girince, dayanamaz rahmetli...
-''Ulan, eşşekoğlu eşek... der.
 Yumurtada keramet olsaydı, tavuk götü bülbül gibi öterdi!''

17 Ocak 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 81

"Terbiye sınırlarından dışarıya çıkan, bir daha içeri giremez. Terbiyeyi kaybetmemeye bakmalı." 

Nicolas Boileau-Despréaux (1 Kasım 1636 - 13 Mart 1711), Fransız şair ve eleştirmen. Klasisizmin kurucusu olarak kabul edilir.
Boileau, Fransa'da bir mahkeme kâtibi olan babasının yanında büyüdü ve bu sayede kitaplarla yakın oldu. Avrupa edebiyat tarihinde önemli bir yer edinen şair, klasik şiir akımının kurallarını belirlemede etkin oldu ve bu akımın önemli temsilcilerinden biri oldu.

16 Ocak 2014 Perşembe

DEYİMLERİMİZ VE ARDINDAKİ HİKAYELER - 6

 FOYASI  MEYDANA  ÇIKTI

Kuyumcular yaptıkları yüzük,kolye,küpe gibi ziynetlerde kullandıkları sahte elmasların arka kısmına foya adlı maddeyi sürer, bir çeşit ayna gibi ışıkların yansıtılmasını sağlarlarmış.
Zamanla foyalar çıkar ,dökülür ve elmasın sahte olduğu anlaşılırmış... Buna benzeterek; sahte,yalan işlerin ortaya çıkması anlamında deyim olarak kullanılır.

15 Ocak 2014 Çarşamba

EĞRİLERİN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ

(EFLATUN'UN "DEVLET" İNDEN)
   ...Eğrilerin en önemli özelliği doğru olmadan DOĞRU GÖRÜNMEKTİR. En büyük eğrilikleri işlerken adı en doğru adama çıkar. İşlediği suçlardan biri ortaya çıkarsa, güzel sözler söyleyerek herkesi suçsuzluğuna inandırır. Gerekirse zenginliğine, gücüne ve dostlarına güvenerek zor kullanır, eğriliklerini doğru olarak kabul ettirir. Düşmanına ve doğru kişilere karşı üstünlük sağlar, kazanç sağlar, zenginleşir, çevresine iyilik eder. Çevresi kalabalıklaşır. Böylece eğrileri savunanlar çoğalır, her yönde etkin bir kişi olur, iyi bir hayat sağlar. Tanrılara bol bol tantana ile kurban keser.
    Doğru adam ise; doğruları savunduğu, eğrileri ortaya çıkardığı için baskı görür. O zaman doğru olarak değil, doğru görünmek gerektiğini anlar. Böyle kişiler eğriler tarafından, EĞRİ OLMAKLA  suçlanır. Çoğunluk eğri olduğundan veya eğrilik güç kazandığından DOĞRU ADAM eğrilikle tanıtılır. Doğrular pasifize edilmiş olur.
    Maharetleri EĞRİ OLUP ADINI DOĞRUYA ÇIKARMAKTIR.
    Kötülüğe akın akın gider insanlar,
    Rahattır, yakındır kötülüğün yolu,
    Erdemin ise alın teri koymuş önüne tanrılar.
    *
    EFLATUN (PLATON) ; M.Ö.427- M.Ö.347


14 Ocak 2014 Salı

İLK HEDEF

“26 Ağustos 1922 sabahı, 05.30’da Kocatepe’de gürleyen Türk Topçu ateşinden 96 saat sonra Dumlupınar’da Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde zafere erişen Gazi Paşa, daha sonra Batı Cephesi’nin tüm birliklerine ‘Ordular, İlk hedefiniz Akdenizdir, İleri!’ emrini verdi. Bu sadece askeri bir harekat direktifi değildir. Bu direktif aynı zamanda Anadolu’nun sadece Karadeniz’de kısıtlı bir sahil şeridine mahkum edilerek Akdeniz ve okyanuslar ile doğrudan bağlantısını koparan Sevr zincirini kıran bir haykırıştı. Bu, strateji dehası bir aklın dört kelime ile özetlenecek bir weltanschaung (x) deklarasyonu idi. ‘İlk hedef’ Akdeniz’di.  Peki ya sonrası? Bunu da gelecek nesillere bırakıyordu. Bu görkemli zaferi başlatan askeri direktif Cumhuriyet Donanmsı’nın da kuruluşunun ilk adımı oldu.”

(Cem Gürdeniz, Hedefteki Donanma syf 67)


(x) Dünya görüşü anlamına gelen, Prusyalı Wilhelm Von Humboldt’un kavramı.

13 Ocak 2014 Pazartesi

SORGU

Manuel, 1974 yılının yazı ve sonbahar aylarını Ulusal Stadyum’da ve daha başka gözaltı merkezlerinde geçirmiş, buralarda o kadar çok sorgulanmış ki artık kimse hesabını tutmuyormuş. İtiraflar, hiçbir anlama gelmiyormuş ve sonunda bir tek fareleri ilgilendiren kanlı arşivlerin içinde yitip gidiyormuş. Pek çok başka mahpus gibi o da cellatlarının neyi duymak istediğini hiçbir zaman öğrenememiş ve sonunda bunun önemli olmadığını da anlamış, çünkü onlar kendileri de bilmiyorlarmış neyi aradıklarını. Bunlar soruşturma değil, bir baskı rejimi kurmak ve halkın içindeki en küçük direniş belirtisini kökünden yok etmek için uygulanan cezalarmış. İleri sürdükleri bahaneyse, sözde, Allende hükümetinin halka vermiş olduğu silahların nerede depo edildiğini öğrenmekmiş, ama aylar sonra hiçbir şey bulunamamış ve o hayal ürünü silah depolarına artık hiç kimse inanmaz olmuş. Kışlalarındaki buz gibi soğuk düzeni uygulamak için en etkili ilaç olan korku karşısında insanlar felce uğramışlar. Ülkeyi tümden uyuşturmak için uzun vadeli bir planmış bu.”


(İsabel Allende, Maya’nın Günlüğü syf 388)

10 Ocak 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 80

“Önderlik, zeka, güvenilirlik, insancıllık, cesaret ve kararlılık işidir. Bir generalde bu beş erdemin olması elzemdir.”


Sun Tzu

9 Ocak 2014 Perşembe

YAKINLAŞMA

“Yakınlaşmanın, olgunlaşmak için zamana ihtiyacı vardır, akıtılan gözyaşlarına, aşılmış engellere, bir albümün içindeki fotoğraflara gereksinim duyar, ağır ağır büyüyen bir bitki gibidir.


(İsabel Allende, Maya’nın Günlüğü, syf 335)

7 Ocak 2014 Salı

BÖYLE KORUNUR

Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların
bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın
kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde
bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli bir adammışsın.
Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!

6 Ocak 2014 Pazartesi

YENİLMEYEN ATATÜRK

“Atatürk düşmanlarından biri, Hüseyin Cahit Yalçın’a telefonla başvurur;
-          - Siz ki, ilk dil kurultayında yüzüne karşı mücadele etmiştiniz. İşte söylemek isteyip te söyleyemediğiniz şeyleri artık yazma fırsatı geldi, demiş.
Hüseyin Cahit Yalçın bana bu hikayeyi anlattıktan sonra;
-          - Yaşarken, yenilmeyen Atatürk’ün öldükten sonra yenilebileceğini zannedenlere şaşıyorum, diyordu."


(Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal’in Not Defteri syf 84)

3 Ocak 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 79

"Siyaset; Mahkeme Salonu'na girerse, Adalet oradan çıkar." 

François Pierre Guillaume Guizot 
(4 Ekim 1787Nîmes-12 Ekim 1874Val-RicherFransa), Fransız siyaset adamı ve tarihçiTemmuz Monarşisi (1830-48) sırasında meşruti monarşi yanlısı tutuculara önderlik etmiştir.

2 Ocak 2014 Perşembe

HİTİT DUASI

"TANRIM;
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği,
belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi ögret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini ,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden, yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver..."