30 Eylül 2014 Salı
29 Eylül 2014 Pazartesi
25 Eylül 2014 Perşembe
23 Eylül 2014 Salı
22 Eylül 2014 Pazartesi
SAHİLDE YANAN ATEŞ
Soğuk bir kış sabahı sahildeki küçük bir köyden bir balıkçı filosu denize açıldı. Öğleden sonra büyük bir fırtına koptu. Gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbirisi limana dönememişti.
Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer ellerini açıp, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrı'ya yakararak kıyıda dolaştılar. Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın çıktı.. Hiçbir şeyi kurtarmak mümkün olmadı. Gün ışırken, herkes sevinçle balıkçı teknelerinin tümünün sapasağlam limana döndüğünü gördü..
Kıyıda ağlayan tek kişi vardı. Yangında evi kül olan kadın.. Kocası karaya çıkarken "Mahvolduk! Evimiz, içindeki her şeyle birlikte yangında kül oldu" diye haykırdı.
Adam karısına sarıldı..
"O yangına şükürler olsun! Gecenin zifiri karanlığında, o müthiş fırtınada, dağ gibi dalgalar arasında, yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler, yolumuzu bulduk ve salimen dönebildik."
Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer ellerini açıp, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrı'ya yakararak kıyıda dolaştılar. Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın çıktı.. Hiçbir şeyi kurtarmak mümkün olmadı. Gün ışırken, herkes sevinçle balıkçı teknelerinin tümünün sapasağlam limana döndüğünü gördü..
Kıyıda ağlayan tek kişi vardı. Yangında evi kül olan kadın.. Kocası karaya çıkarken "Mahvolduk! Evimiz, içindeki her şeyle birlikte yangında kül oldu" diye haykırdı.
Adam karısına sarıldı..
"O yangına şükürler olsun! Gecenin zifiri karanlığında, o müthiş fırtınada, dağ gibi dalgalar arasında, yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler, yolumuzu bulduk ve salimen dönebildik."
19 Eylül 2014 Cuma
17 Eylül 2014 Çarşamba
16 Eylül 2014 Salı
BİR TÜRK ÖLDÜR DİNLEN!
Öykü bilinen öykü, anımsarsak; Türklere
karşı Çar'ın ordusuna katılan bir Yahudi askere annesi göreve başlamadan
öğütler verir ve der ki:
“Bak oğlum, kendini
öyle fazla yorma; bir Türk öldür sonra iyice dinlen... Daha sonra bir Türk daha
öldür yine dinlen... Daha sonra”
der demez çocuk annesine sorar:
“Ya Türkler beni
öldürürse?”
Annesi hemen karşı çıkar:
“Ne demek
beni öldürürse; sen onlara ne yaptın ki?"
15 Eylül 2014 Pazartesi
12 Eylül 2014 Cuma
11 Eylül 2014 Perşembe
10 Eylül 2014 Çarşamba
EĞER BİLMEK İSTİYORSANIZ - 5
* Kedilerin beyninde 32 adet
kas vardır.
* Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
* Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
* Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
* Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
* Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
* Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
* Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
* Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
9 Eylül 2014 Salı
8 Eylül 2014 Pazartesi
NİCE 9 EYLÜLLERE!
ATATÜRK AĞLIYOR
Ak saçlı bir ninenin ağzından:
"Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! dediler. "Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük. Sinan paşa ovasında bir köye yerleştik.
Günler geçti. Bir gün düşman ansızın köye geldi. Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık. Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu. “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük. Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi. Köy yanıyordu. Her taraftan bağrışmalar geliyordu. Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik. Artık düşman da köyü terk etmişti.
Biraz sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler. Bağırdık, durmadılar. Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk. Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi. Hepimiz gözlerimizi oraya diktik.
Biraz sonra bir otomobil göründü. Ve yavaşlayarak yanımızda durdu. İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı. Durdu. Gözlerini perişan durumumuza döndürdü. Uzun uzun, derin derin baktı. Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk. Onlarda onun gibi bakıyordu. Bir tanesini çekerek:
- Bu adam kimdir? diye sorduk. Hafifçe:
- Mustafa Kemal, dedi.
O zaman hepimiz coştuk. Bu adı her zaman duyuyorduk.
- Paşam, bizi kurtar, kurtar!.. diye bağırdık. Ayaklarına kapandık. O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu. Birden doğruldu. Sağ eli havadaydı:
- Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler!.. Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı.
Banoğlu, Age, S: 386 - 387
Ak saçlı bir ninenin ağzından:
"Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! dediler. "Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük. Sinan paşa ovasında bir köye yerleştik.
Günler geçti. Bir gün düşman ansızın köye geldi. Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık. Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu. “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük. Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi. Köy yanıyordu. Her taraftan bağrışmalar geliyordu. Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik. Artık düşman da köyü terk etmişti.
Biraz sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler. Bağırdık, durmadılar. Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk. Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi. Hepimiz gözlerimizi oraya diktik.
Biraz sonra bir otomobil göründü. Ve yavaşlayarak yanımızda durdu. İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı. Durdu. Gözlerini perişan durumumuza döndürdü. Uzun uzun, derin derin baktı. Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk. Onlarda onun gibi bakıyordu. Bir tanesini çekerek:
- Bu adam kimdir? diye sorduk. Hafifçe:
- Mustafa Kemal, dedi.
O zaman hepimiz coştuk. Bu adı her zaman duyuyorduk.
- Paşam, bizi kurtar, kurtar!.. diye bağırdık. Ayaklarına kapandık. O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu. Birden doğruldu. Sağ eli havadaydı:
- Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler!.. Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı.
Banoğlu, Age, S: 386 - 387
(Esir alınan Yunan Generaller)
5 Eylül 2014 Cuma
4 Eylül 2014 Perşembe
3 Eylül 2014 Çarşamba
2 Eylül 2014 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)