29 Aralık 2014 Pazartesi

BU SÖZLER ÇOK TANIDIK GELİYOR DEĞİL Mİ?

 
*İnsanların beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabiliriz.
*Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
*Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.
*Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır.
*Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.
*Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.
*Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.
*Asla rakibinizin üstün bir yanı olduğunu kabul etmeyin.
*Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.
*Asla kabahat ve suç üstlenmeyin.
*Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.
*Yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır.
*Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
*Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun.
*Prestij ve karizma sahibi lider, propaganda işini çok kolaylaştırır.
*İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır.
*Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok kolay.

Joseph GOEBBELS

(Hitler’in Propaganda Bakanı)

25 Aralık 2014 Perşembe

BU RESİMDEKİ NE?

Bakın bakalım bu resimdeki ne ?   
papağan diye hemen silmeye kalkmayın !! Tekrar, tekrar çok dikkatli
bakın,şaşıracaksınız !!!!    Hala pağanı görüyorsanız , okumayi  sürdürün aşağıda..
2012 de dünya vücut boyama şampiyonu  olan Italyan asıllı vücut boyama  Artisti  Johannes Stötter'in eserlerinden birini görüyorsunuz. İşin garibi kadını teşhis ettikten sonra bir daha papağanı görmüyorsunuz

23 Aralık 2014 Salı

YAŞAMA ALIŞKANLIĞI

“…Özgür sobaları hurdaya sattığını öğrenince deliye döndü.
     ‘Kışın beş on kişi geliyordu hiç olmazsa, onlarda gelmez olur, biz de taş yeriz artık.
Ama geliyoralar, bu şehirde gidecekleri başka yer yok. Donuyorlar, ayakları buz kesiyor, kullanılmaktan incelmiş battaniyelerin altında dertop oluyorlar, yorgun, çelimsiz bedenlerinin sıcaklığını muhafaza etmek için kendilerine kapanıyorlar. Pek de zor olmuyor neyse ki, alışıklar buna. Özgür’ün bilmediği şey bu; yaşama alışkanlığı…”


(Ayfer Tunç, Dünya Ağrısı syf 189)

19 Aralık 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 115

"Terbiyeli bir insan, ahlaksız olamaz"

Abdülhak Hamit Tarhan (5 Şubat 1852; BebekBeşiktaşİstanbul - 12 Nisan 1937, İstanbul), Türk şâiroyun yazarıdiplomat.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ve Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında eserler vermiş, modern edebiyatın doğuşunda etkin bir isimdir.
Köklü ve eski bir ulema ailesinin ferdi olarak dünyaya gelmiş, hayatının her döneminde yüksek mevkilerde bulunmuş, dünyanın birçok yerini görme fırsatı yakalamış, çağının büyük ve güçlü bir sanatçısı sayılmıştır.TanzimatıBirinci ve İkinci Meşrutiyetleri ve Cumhuriyeti gören; bu devirlerdeki TanzimatEdebiyat-ı CedideMilli Edebiyat ve Cumhuriyet devri edebiyatlarını yakından tanıyan sanatçı Türk Edebiyatı'nda Şair'i Azam sıfatı ile anılır (Bu sıfatı ilk kez Süleyman Nazif kullandı). Uzun seneler diplomat olarak hem doğu hem de batı ülkelerinde bulunması nedeniyle iki edebiyatı da tanımış; Türk şiirine batıdan yeni konular, serbest düşünce ve şekiller getirirken; batı yazarlarından etkilenerek yazdığı oyunlarla Türk tiyatrosuna felsefi düşünceyi sokmuştur. Türk edebiyatının en büyük eserlerinden birisi kabul edilen Makber'in şairidir. TBMM III., IV. ve V. dönemlerde İstanbul milletvekili olarak görev yapmıştır.

18 Aralık 2014 Perşembe

YOLSUZLUK HAFTASINDA "PARA" ÇOK KONUŞULUNCA AKLIMA GELDİ

ATATÜRK’ÜN YAVERİ SALİH BOZOK ANLATIYOR:

…Zübeyde Hanım Mustafa Kemal’e telgraf çekmiştir;
“Paramız bitti oğlum, sıkıntıdayız…”
Salih Bozok ;
Elimizdeki paradan bir miktar gönderelim mi?” diye sorar.
Hayır” der Mustafa Kemal “o para milli mücadeleye aittir”
… Zübeyde Hanıma cevabî telgraf gönderilir;

Evdeki Halı ve Kilimleri satın

15 Aralık 2014 Pazartesi

OSMANLICILARA HATIRLATALIM DEDİK...

1-Yüz yıl önce Tıp mekteplerinde OTOPSİ günahtır diye şeyhülislam fetvası vardı.
2-Mühendis mekteplerinde toplama çıkarma yeter çarpma bölmeye gerek yok diyen başka bir şeyhülislam fetvası da vardı.
3-Mühendis mekteplerinde bir üçgenin iç açılarının toplamını bilmeyen hocalar vardı.
4-1450 de Gütenberg’in icat ettiği matbaayı ancak 300 yıl sonra bu topraklara getirebilen İbrahim Müteferrika bile bir Macar devşirmesidir, Matbaaya itiraz eden yobaz camiasının itiraz sebebi ”Matbaa mürekkebinde domuz yağı vardır”
5-Yedi Sekiz Hasan Paşa (1831 – 1905)’nın okuması yazması yoktu Osmanlı ordusunda MAREŞALLİĞE (Müşir) kadar yükseldi.
6-Yüz yıl önce Osmanlı , tüm dünya petrollerinin %30’unun üzerinde oturuyordu fakat bundan haberi yoktu.
7- Biz birinci dünya savaşında şu an sahip olduğumuz toprakların dört katını kaybettik ”Almanlar yenildiği için biz de yenildik” lafına ancak bizim gibi kerizler inanır.
8-Paraların üzerine övünerek koyduğunuz haritanın sahibi Piri Reis’i yaşı 80’i geçtiği halde kellesini kestiren, kendi öz oğlunu da boğdurmuş olan "Muhteşem" Kanuni'dir.
9-Tarihte ilk uçan adam Hezarfen’i’de padişah sürgüne göndermiş ve garibim Cezayir çöllerinde ölüp gitmiştir.
10-Otuz altı padişahın otuz beş tanesinin karısı TÜRK ve MÜSLÜMAN değildi ve hiç biri HACCA gitmedi üstelik Yavuz Selim’den sonra hepsi HALİFE olduğu halde.

12 Aralık 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 114

"Bir şeyi yapmak yalnızca sana zor geliyor diye bunun bir insan için olanaksız olduğunu düşünme. Eğer bir şey insan için olanaklıysa ve insan doğasına uygunsa, senin tarafından da yapılabileceğine inan".

Marcus Aurelius Antoninus Augustus (26 Nisan 121 – 17 Mart 180161 - 180 yılları arası Roma İmparatoru. 96 - 180 yılları arasında görev yapan Beş İyi İmparator'dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir.

10 Aralık 2014 Çarşamba

KORKAKLIĞIN KAN DÖKÜCÜLÜĞÜ

…Ne yazık ki dünya tarihi çoğu kez anlatıldığı gibi, sadece insan cesaretinin değil, insan korkaklığının da tarihidir. Siyaset de öyle sanıldığı gibi kamunun yönetilmesi değil, liderlerin kendilerinin yaratıp etkiledikleri aynı makamın önünde kul köle olup eğilmesidir. İşte böyle çıkar savaşlar: Tehlikeli sözcüklerle oynamaktan, ulusal tutkuların aşırı kışkırtılmasından ve politik suçlardan; yeryüzünde hiçbir kötülük ve canilik insan korkaklığı kadar kan dökmemiştir…”


(Stefan Zweig, Joseph Fouche-Bir Politikacının Portresi syf 62)

8 Aralık 2014 Pazartesi

TERÖRİST SAPTAYALIM DERKEN...

Hava yolu ile yolculuk yapanların sayısı arttıkça, özellikle terör korkusu da artmakta ve hemen her devlet uçak yolcuları için bir kısmı da eziyet haline gelen kontroller yapmaktadır.  En son teknolojilerin kullanıldığı bu güvenlik taramalarında gelinen son nokta, röntgen ışınlarından yararlanılarak yapılan tam beden görüntülenmesi kontrolleridir.
Orlando Havalimanı yetkililerince yapılan 2013 yılına ilişkin tam beden görüntülemesi işlemleri, bazı meraklılarca incelenmiş ve şu sonuçlar alınmıştır;

-          Saptanan terörist: ‘0’;
-          Transseksüel kişiler: ‘133’;
-          Bedeninde değişik fıtıklar saptanan yolcular: ‘1485’;
-          Hemoroitli yolcu sayısı: ‘3172’;
-          Prostatı büyük olan yolcular: ‘8249’;
-          Meme protezi ameliyatı geçirmiş yolcular: ‘59350’;

-          Gerçek ve doğal sarışınlar: ‘3’






5 Aralık 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 113

Thomas Paine (d. 1737 - ö. 1809), ABD'li siyasi aktivist, yazar, siyaset kuramcısı ve devrimci. Düşünceleriyle Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı ve Fransız Devrimi'ni etkilemiştir.

2 Aralık 2014 Salı

BİR ÇIĞLIK


“Hem bizim kuşağımıza, hem de korkarım bütün Avrupa ülkelerinde bugünün kuşağına dünyamızda yalnızca başarının önem taşıdığı, vatanın yararına olduğu takdirde, savaş dahil her türlü kaba güç uygulamalarının yalnızca caiz değil, aynı zamanda istenmeye değer olduğu düşüncesi genç yaşlarda benimsetilmeye çalışıldı. Bunun sonuçlarını şimdi gördük. Bu düşünceler günümüzde dünyayı yutmakta olan öfkeye, nefrete ve huzursuzluğa kaynaklık etti.”(1939)


(Stefan Zweig – Yarının Tarihi syf 48)