13 Aralık 2016 Salı

9 AY SONRA...

Çocukluktan beri iki eski arkadaş olan Murat ve Şahin bir kış mevsiminde, hafta sonu kayak yapmak için bir otele rezervasyon yaparlar ve malzemelerini Murat'ın kamyonetine yükleyip kuzeydeki bir dağa doğru yola çıkarlar.
Araçta birkaç saat yol aldıktan sonra çok kötü bir kar fırtınasına yakalanırlar ve en yakındaki bir çiftliğe yetişip yardım istemek için kapıyı çalarlar. Kapıyı çok hoş ve güzel bir bayan açar. Durumu bayana anlatıp geceyi orada geçirip geçiremeyeceklerini sorarlar.
Bayan;
- "Hava şartlarının çok kötü olduğunun farkındayım ve bu kocaman malikane ve çiftliğe sahibim, ama çok yakın bir geçmişte eşimden boşandım ve yalnız yaşıyorum. Şayet sizi evime alırsam, komşular yanlış düşünüp dedikodular yapmaya başlarlar" deyip özür diler.
Murat;
- "Endişelenmeyin lütfen hanımefendi, biz şu evin yanındaki ahırınızı da kullanabiliriz. Ahırda da uyuyabiliriz ve hava biraz yumuşayınca sabahın çok erken saatlerinde hemen gideriz" der.
Güzel bayan razı olur ve iki arkadaş ahıra girip geceyi orada geçirebilmek için hazırlıklarını bitirip yatarlar. Sabah olduğunda hava sakinleşmiştir ve iki arkadaş yola çıkarlar. Kayak yaparak harika bir hafta sonu geçirirler.
Lakin, takriben 9 ay sonra, Murat'a bir avukattan hiç beklenmedik yazılı ve resmi bir tebligat gelir. Murat ilk başta biraz şaşırmıştır. Lakin tebligatı dikkatlice okuduktan sonra, gelen yazının, 9 ay önce arkadaşı Şahin ile birlikte kayak yapmak için hafta sonu kayak merkezine giderken tanıştıkları o güzel bayanın avukatından olduğunu anlar. Murat hemen arkadaşı Şahin'e uğrar ve;
- "Şahin, yaklaşık 9 ay önce kayak yapmaya giderken ahırında kaldığımız o varlıklı, boşanmış ve güzel bayanı hatırlıyor musun?" diye sorar.
 - "Evet, tabi ki hatırlıyorum" der Şahin.
- "Pekiii, gece yarısı ahırda uyuyorken kalkıp bayanın evini ziyaret edip kendisiyle görüştün mü?" diye sorar Murat.
 - "Iııhhh.... evet, maalesef itiraf etmem gerekir ki yaptım" der Şahin, yakayı ele vermiş olmanın verdiği utanç ile. Murat;
- "Pekala, bana dürüst bir cevap ver lütfen. Bayanla birlikte oldun  mu" diye sorar.
Şahin artık kıpkırmızı olmuştur ve neredeyse fısıldayarak;
- "Eveett..." der. Murat;
- "Yine dürüst bir cevap istiyorum, bayana kendi adın yerine benim adımı verdin mi?" diye sorar tekrar.
Şahin'in yüzü artık bir pancar kadar kırmızı olmuştur;
- "Bak dostum, çok özür diliyorum ve korkarım ki senin adını verdim, evet" der.
Şahin titreyerek, korku ve panik içinde; "Neden sordun ki?" diye mırıldanır.
Murat yanıtını verir;
- "Çünkü kadın ölmüş ve tüm mal varlığını bana bırakmış"......

(Siz, öykünün başka türlü biteceğini bekliyordunuz, değil mi?)


29 Kasım 2016 Salı

BEYİNSEL ETKİLEŞİM

…Türümüz için parlak bir gelecek istiyorsak, insan beyinlerinin birbirleriyle nasıl etkileşim kurduğunu araştırmamız, bu etkileşimden doğan fırsatlar kadar, tehlikeleri de anlamaya çalışmamız gerekir. Çünkü beyin devrelerimize kazınmış gerçeklerden kaçmamız mümkün değildir. Birbirimize ihtiyacımız vardır.”


David Eagleman, “Beyin” syf 192

24 Kasım 2016 Perşembe

HAFTANIN SÖZÜ - 182


NASIL KARAR VERİRİM?

"Bu dondurmayı yesem mi, yemesem mi? Bu e-postayı şimdi mi yanıtlasam, sonra mı? Hangi ayakkabıları giysem? Günlerimiz; ne yapacağımız, hangi tarafa gideceğimiz, nasıl tepki vereceğimiz, bir etkinliğe katılıp katılmayacağımız gibi konularda verdiğimiz binlerce küçük kararın toplamından oluşur. Karar verme üzerine geliştirilen ilk kuramlar, insanları makul bir karara varmak için seçeneklerinin artı ve eksilerini tartabilen, rasyonel aktörler olarak ele almıştır. Ama insanların karar verme süreciyle ilgili bilimsel gözlemler bunu doğrulamaz. Beyin, her biri kendi hedef ve arzularına sahip ve birbirleriyle rekabet halindeki birçok ağdan oluşmuştur. Dondurmayı mideye indirip indirmemeye karar verirken, beynimizdeki ağlardan bir kısmı şeker lehine, bir kısmı da mihrap kaygısıyla aleyhine çalışacak, bazı ağlar da, yarın spor salonuna gitmeye söz vermeniz koşuluyla dondurmayı yiyebileceğinizi söyleyecektir size. Beyniniz bu anlamda, devleti yönlendirebilmek için birbirleriyle kıyasıya mücadele eden rakip siyasi partilerden oluşmuş bir nöral parlementodur. Bu nedenle kararınızı kimi zaman bencilce, kimi zaman cömertçe; kimi zaman dürtülerinizi, kimi zaman da geleceği merkeze alarak verirsiniz. Karmaşık canlılar olmamızın neden, hepsini denetim altında tutmak istediğimiz birçok farklı güdüden oluşmamızdır."


(David Eagleman,  Beyin, syf 117-118)

22 Kasım 2016 Salı

FAŞİZM - ÖZEL MÜLKİYET

“Faşizme karşı bir çağrı, faşizmi bir doğal zorunluluk olarak doğuran toplumsal nedenlere dokunmazsa dürüstlükten uzaktır. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyetten vezgeçmeyen, faşizmden kurtulamayacak, aksine ona gerek duyacaktır.”


BERTOLT BRECHT (Faşizm, Irkçılık, Ayrımcılık yazıları syf 51)

1000.YAYIN: KİTLE VE BİREY

"Kitle içinde kendini kaybeden birey, kitlenin kollektif bilinçaltının etkisinde hareket etmeye başlar."

GUSTAVE LE BON

21 Kasım 2016 Pazartesi