26 Şubat 2015 Perşembe

BÜTÜN KADIN KATİLLERİNE: ESMA İLE VEYSEL'İN HİKAYESİ

Anadolu'nun bir köyünde 1920' ler de gerçekte yaşanmış bir hikaye...
Bir kadın ve erkek, Esma ile Veysel'in hikayesi..
Veysel büyümüş köyünde sevilen bir delikanlı olmuştu.  Babası Veysel 'in evlenme çağının geldiğini düşünüyor,  bu düşüncesini de kısa bir süre sonra hayata geçirmiş ve akrabalarından Esma'yı Veysel’le evlendirmişti.
Sekiz yıllık evlilik  yaşamları vardı, bu sürede Esma, Veysel'e iki evlat vermişti.
Veysel karısını çok seviyormuş, fakat bu sevgi ıslah olmayan bir kıskançlığı da beraberin de getirmişti. Ancak bu kıskançlık Esma'yı da usandırmıştı.
Veysel, eşini kaybedeceği düşüncesini kafasından atamıyor, atamadığı gibi de kaybedeceği düşüncesi onun ilişkisinde devamlı hata yapmasına neden oluyormuş.
Esma, artık bu duruma dayanamayacağını anlayınca, köyünden Hüseyin isimli bir delikanlı ile anlaşıp kaçmaya karar vermişler ve zaman zaman buluşup kaçmaları için uygun ortamı bekliyorlarmış.
Veysel bu durumu anlamış ama Esma'yı çok sevdiğinden ona hiç bir şey hissettirmemiş, fakat olanları da gizliden gizliye takip ediyormuş.
Esma ile Hüseyin bir gün yine gizlice buluşmuşlar, o günün gecesinde kaçmaya karar vermişler.
Ve o gece herkesin uykuda olduğu bir saatte Esma yatağından gizlice kalkıp, önceden hazırladığı bohçasını da alıp, dışarıda bekleyen Hüseyin'le kaçmışlar.
Esma koşarken ayakkabısının içinde bir şeyin olduğunu hissetmiş ama durup bakacak vakitleri olmadığından o an bakamamışlar.   
Köyden uzaklaşıp bir yerde soluklanırken ayağını rahatsız eden nesneden kurtulmak için ayakkabısını çıkardığında birde bakmış ki kendilerine en az bir ay yetecek kadar para varmış ayakkabısının içinde.
Veysel Esma'nın evlilikleri boyunca ona baktığı, yemeğini, temizliğini, evliliklerine verdiği emeği karşılığında kaçtığında mağdur olmasın, zor durumda kalmasın diye ayakkabısına para koymuş.
(Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde geçen bu olay yıllar sonra Esma ile yapılan röportajlarda açığa çıkan bu olayın kahramanı da aşık Veysel Şatıroğlu'dur.)
GÜZELLİĞİN
Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa.

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa.

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa.

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana aşık olmasa.

24 Şubat 2015 Salı

ÇOCUKLARA KİTABI SEVDİRMEK İÇİN...

Araştırmalar doğumdan 8 yaşa kadar olan yılların okur-yazarlık gelişimi açısından en önemli yıllar olduğunu ortaya koyuyor.

     Araştırmalar doğumdan 8 yaşa kadar olan yılların okur-yazarlık gelişimi açısından en önemli yıllar olduğunu ortaya koyuyor. Erken yaşlarda okuma becerilerinin desteklenmesi çocuğun okumayı öğrenmeye hazırlıklı olması ve yaşam boyu süren bir okuma sevgisi kazanması açısından hayati önem taşıyor. Kitap okuyan ve kendisine kitap okunan çocuklar akademik açıdan da daha başarılı oluyor.

     KİTAP OKUMA ZEVKİNİ KEŞFETMESİ İÇİN YARDIMCI OLUN

     Çocuğunuzun kitap okumaktan zevk alması ve kitap okuma alışkanlığını kazanması için yapabileceklerinizden bazıları:

     İşe erken başlayın

     Bebek ya da küçük çocuklar Savaş ve Barış'ı anlamasalar da, bu yaş dönemine yönelik kitapları okumanız ve resimlerine bakmasına izin vermeniz onu okumaya hazırlayacaktır.

     Okumayı olumlu bir deneyime dönüştürün


     Okuma zamanını kendiniz ve çocuğunuz için hoş ve rahatlatıcı bir zaman olarak değerlendirin. İster sallanan sandalyede onu kucağınıza oturtarak okuyun, isterseniz birlikte yatağa oturarak okuyun ancak mutlaka rahat edeceğiniz bir ortam sağlayın. Kitap okumak her ikiniz için de zevkli bir deneyim olmalıdır.

    
Kütüphane ile tanıştırın

     Çocuğunuzu en yakın kütüphaneye kaydettirin ve kendisi için yeni kitaplar seçebilmesi için düzenli olarak kütüphane ziyaretini alışkanlık haline getirin.

     Elektronik cihazları kapatın
 
     Televizyon, radyo, bilgisayar ve tüm elektronik oyunları kapatın. Bu süreyi küçük çocuğunuza kitap okuyarak veya büyük çocuğunuzun kitaplar ile kaliteli zaman geçirmesini sağlayarak değerlendirin.

     Size kitap okumasını sağlayın

     İster sırayla birer sayfa şeklinde okuyun, isterseniz bir kitabın tamamı veya bir kısmını çocuğunuz size okusun. Onun yüksek sesle size kitap okuması okuma düzeyini anlamanıza ve sorunlu alanları saptamanıza yardımcı olur.

     Edebi çalışmalar hakkında sohbet edin

     Edebi eserlerin konuları, karakterler, yazım türleri, yazarların özellikleri gibi konularda sohbet edin. Kitaplarla ilgili konuşma konuları açacak, açık uçlu sorular sorun.

     Onun seçmesine izin verin


     Çocuğunuzun kendi kitaplarını seçmesine izin verin. Çocuklar kendilerini ilgilendiren kitapları okuyacaklardır.

     Hedefler belirleyin ve kitap okumasını ödüllendirin

     Çocuğunuzun en sevdiği kitap dizisinin yeni cildini veya en sevdiği yazarın yeni çıkan kitabını almak için kütüphane veya kitapçıya gitmek için birlikte plan yapın. Örneğin bir dondurma partisi ya da istediği bir yere yapacağınız bir gezi ile kitabı bitirmesini kutlamak üzere tarih
belirleyin.

          
Rol modeli olun

     Çocuğunuzun sık sık sizi kitaplar, dergiler, gazeteler gibi yazılı malzemeleri okurken görmesini sağlayın



20 Şubat 2015 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 123

"Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır."

MARCUS AURELİUS

18 Şubat 2015 Çarşamba

HALA ANLAMADINIZ MI?

...
Kadın hamile.
Bebek erkekmiş.
Aile mutlu, çok mutlu.
Bebek doğdu, pipisini amcalara gösterdi.
Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü.
Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde, misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı.
Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar, hediyeler... Çocuk düşündü:
"Sanırım bu çok önemli bir organ.."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki:
"Hangisini alayım oğlum sana?"
Çocuk düşündü:
"Sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri ve annesi hazırladı. Yemek bitince topladılar.
Çocuk düşündü:
"Sanırım kızlar/kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kalabalık bir yemek daveti, herkes masaya sığamayacak. Erkekler ve yaşlılar masaya oturdu. Çocuğu da masaya oturtturdular. Annesi ve varsa ablaları yerde oturuyordu.
Çocuk düşündü:
"Sanırım önemli olan erkeklerin konforu."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Servis yapılacak, önce erkeklere yemek verildi, erkekler yardım etmedi.
Çocuk düşündü:
"Sanırım öncelikli olan erkeklerin karnının doyması."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuğun kız arkadaşı oldu.
Bütün sülale duydu. Herkesin ağzı kulaklarında. Densiz bir amca:
"Neler yapacan bahim gızlaraa" dedi.
Çocuğun anne ve babası:
"Oğlumdan iyisini mi bulacak?" dediler.
Çocuk düşündü:
"Sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızayla ya da rızasız istediğimi yapabilirim."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. Eve geç geldi, paşalar gibi karşılandı. Kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitirken, dövülürken.
Genç düşündü:
"Sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kavga etti, ağzı burnu kan içinde.
Annesi, babası:
"Koçum benim, helal olsun" dedi.
Genç düşündü:
"Sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Genç büyüdü.
Ama bir türlü adam olamadı.
...
Ve yazdıklarını uygulamaya koyuldu..
Derya KIR
//tr-tr.facebook.com/deryankir/posts/887379831306434

17 Şubat 2015 Salı

YILLAR İÇERİSİNDE BAKIŞ AÇISININ DEĞİŞMESİ

FRANSA'DA 1945 - 1994 VE 2004 YILLARINDA AYNI SORUYLA YAPILAN ANKET;

- FRANSA'NIN 1945'DE ALMANYA'NIN İŞGALİNDEN KURTULMASINA EN ÇOK YARDIMI DOKUNAN ÜLKE HANGİSİDİR?

12 Şubat 2015 Perşembe

KÜRT MESELESİ

Gazeteci Ahmet Emin Yalman SORUYOR;

"Kürt meselesine temas buyurmuştunuz. KÜRTLÜK MESELESİ NEDİR? Dahili mesele olarak temas buyurursanız çok iyi olur."

GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA cevap veriyor;

[KÜRT MESELESİ; Bizim, yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen söz konusu olamaz. Çünkü bilindiği gibi bizim ulusal sınırlarımız içinde bulunan KÜRT ÖĞELER öyle bir biçimde yerleşmiştir ki, PEK SINIRLI YERLERDE YOĞUNLUĞA SAHİPTİR. Ama YOĞUNLUKLARINI YİTİRE YİTİRE ve Türk öğelerin içine gire gire (göçler, kız alıp, vermeler) öyle bir sınır ortaya çıkmıştır ki, KÜRTLÜK ADINA BİR SINIR ÇİZMEK İSTERSEK TÜRKLÜĞÜ ve TÜRKİYE’Yİ MAHVETMEK GEREKİR. ÖRNEĞİN Erzurum’a dek giden, Erzincan’a, Sivas’a dek giden, Harput’a dek giden bir sınır aramak gerekir. VE DAHASI, KONYA ÇÖLLERİNDEKİ KÜRT AŞİRETLERİNİ DE GÖZ ARDI ETMEMEK GEREKİR.] Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU mucibince, zaten BİR NEVİ MUHTARLIKLAR teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise, onlar kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzubahis olurken, onları da beraber ifade (etmek) lazımdır. İfade olunmadıkları zaman bundan kendi kendilerine ait mesele ihdas etmeleri (çıkarmaları) daimi varittir. [ŞİMDİ Türkiye Büyük Millet Meclisi HEM KÜRTLERİN ve HEM DE TÜRKLERİN YETKİLİ VEKİLLERİNDEN KURULUDUR ve BU İKİ ÖĞE bütün çıkarlarını ve GELECEKLERİNİ BİRLEŞTİRMİŞTİR. Yani ONLAR BİLİRLER ki BU ORTAKLASA BİR ŞEYDİR. AYRI BİR SINIR ÇİZMEYE KALKIŞMAK DOĞRU OLMAZ. Şimdi dahili vaziyetlere de intikal edebileceğiz. Fakat ayrı ayrı sorularınızı da bu silsileye ithal edebilmek için meseleyi genel olarak söz konusu edelim.]”


(Atatürk’ün bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, Cilt:14, S.273-274)

10 Şubat 2015 Salı

KADIN KAHRAMANLARIM

“…Benim en iyi kahramanlarımın kadınlar olduğu söylenir ve sanırım haklılar. Bazen betimlediğim kadınların bizzat benim izlemek istediğim kadınlar olduğunu düşünüyorum. Belki yalnızca örnekler, belki mevcut değiller, ama bir şeyden eminim onlarla kaos dünyaya yerleşmezdi, çünkü insani olan boyutlarını hep bölüşmüşlerdir…”


Jose Saramago, Defterler, syf 166

6 Şubat 2015 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 121

"Bütün çiçekleri kesebilirsin, ama baharı durduramazsın"

Pablo Neruda (asıl ismi: Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto) (12 Temmuz 1904 Parral, Şili - 23 Eylül 1973 Santiago)

5 Şubat 2015 Perşembe

NUR İÇİNDE YAT HULUSİ BABA!

BİZLERE FABRİKATÖRLERİ BİLE SEVDİRDİĞİN İÇİN, FABRİKATÖRLERE DE ÖNCE ADAM OLUNMASI GEREKTİĞİNİ HATIRLATTIĞIN İÇİN SANA MÜTEŞEKKİRİZ HULUSİ KENTMEN...