28 Mayıs 2014 Çarşamba

BÜYÜK DEHA'DAN BİR İLERİGÖRÜ

Hastalığının ilerlemiş zamanında:
"Hatta bir gün, bizim önümüzde bazı siyasi sorunlara değinip Romanya' da yapılan hükümet değişmesinden söz ederken, bir patriğin işbaşına gelmiş olmasından hayret duyduğumu" söyledim. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı'nın da yaklaşmakta olduğunu anıştırarak dedi ki:
- "Bir savaş çıktığı takdirde, kanımca yansız kalmalıyız. O zaman birçok fırtınalar kopacak. Devlet gemisini gayet ustaca yöneterek işin içinden sıyrılmaya çalışılmalıdır." dedi.

Prof. Dr. Nihat Reşat BELGER

Kaynak: Nihat Reşat Belger - Atatürk'ün Hastalığı

26 Mayıs 2014 Pazartesi

İSLAM VE SİYASET

Muhammad Sa'id al-'Ashmawi (Arabicمحمد سعيد العشماوى‎, IPA: [mæˈħæmmæd sæˈʕiːd el.ʕæʃˈmæːwi]; born in 1932) is a retired Egyptian Supreme Court justice and former head of the Court of State Security and a specialist in comparative and Islamic law at Cairo University. He has been described as "one of the most influential liberal Islamic thinkers today," who "has had to rely on round-the-clock police protection due to death threats from Egyptian militants." 
Born in 1932, Ashmawi graduated from Cairo University's law school in 1954 and became assistant district attorney and then district attorney in Alexandria. He was appointed a judge in 1961 and rose to become chief justice of the High Court, the High Criminal Court and the High Court for State Security. He is trained in usul al-dinsharia and comparative law and did formal legal study at Harvard Law School and elsewhere in the United States in 1978. He retired from the bench in July 1993.
Ashmawi believes Islamism or political Islam is at odds with true Islam or "enlightened Islam"; application of the sharia (tatbiq al-sharia or taqnin al-sharia) are in reality empty slogans, extremely vague in substance; present Egyptian law is consistent with Sharia; civil or madani government is the proper kind of government in Islam; while religious government in Islam has been a disaster in the past.

23 Mayıs 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 96

"Herkesin güvenini kaybeden daha ne kaybetsin"

Publilius Syrus, a Latin writer of maxims, flourished in the 1st century BC. He was a Syrian who was brought as a slave to Italy, but by his wit and talent he won the favour of his master, who freed and educated him. Publilius' name, due to early medieval palatalization of 'l' between two , is often presented by manuscripts (and some printed editions) in corrupt form as 'Publius'.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

DEYİMLERİMİZ VE ARDINDAKİ HİKAYELERİ - 8

PÜF NOKTASI


Vaktiyle testi ve çanak-çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkan açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona:
- Sen daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor. dermiş.
Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. Açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta,
- Sana demedim mi evladım; sen bu işin püf noktasını henüz öğrenmedin. Bu sanatın bir püf noktası vardır. diyen usta tezgaha bir miktar çamur koyar ve,
- Haydi, geç bakalım tezgahın başına da bir testi çıkar. Ben de sana püf noktasını göstereyim.
der.
Eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta önünde dönen çanağa arada sırada "püf!" diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. Böylece çırak da bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur.
Her sanatın incelik gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.

16 Mayıs 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 95

"Halkın bir kısmını her zaman, hepsini bir zaman aldatabilirsiniz ama halkın tümünü her zaman aldatamazsınız"

ABRAHAM LİNCOLN

15 Mayıs 2014 Perşembe

EĞER BİLMEK İSTİYORSANIZ - 2

* Bir erkek hayatının ortalama 3350 saatini tıraş olmak için harcar.
* Yataktan düşerek ölme olasılığı 2 Milyonda 1’dir.
* İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar. Ama yetişkin olduklarında bu sayı 206’ya düşüyor.
* Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir.
* Filler zıplayamayan tek memelilerdir.


13 Mayıs 2014 Salı

İLTİFAT BİR SANATTIR.....ZEKASIZ OLMAZ !!!!

“YÜZBAŞI OLDUN"

İmparatoriçe "Büyük Katerina", bir gün sarayın penceresinden bahçeyi
seyrediyormuş.
Koridordan geçen askerlerden biri sırtı dönük kraliçeyi tanıyamamış. Onu hizmetçi sanıp yanına yaklaşmış ve kalçasına bir çimdik atmış.
Katerina, hemen dönünce de askerde şafak atmış:

"Kraliçem, eğer kalbiniz de kalçalarınız kadar sertse, yandığım gündür!"

Katerina gülmüş:


"Korkma, artık yüzbaşı oldun!"

8 Mayıs 2014 Perşembe

KÜÇÜK SORUNLAR İÇİN FAYDALI BİLGİLER - 9 (SON)

kızarttığınız tavuğun tekrar ısıttığınızda lezzetini kaybetmesini istemiyorsanız tavuk parçalarını bir süzgece koyun. tencerenin içerisinde su kaynatın ve süzgeci üzerine oturtun. buharda ısıtılan tavuk lezzetinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.

satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde elma ve armut ile saklayın.

evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin. meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.


kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun. böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkartabilirsiniz.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

ADALET

Abbasi dönemi  halife Harun Reşit zamanı....
  
 Ehlullahtan Behlûl Dânâ, bir gün halife Harun Reşit ile karşılaşır. Kendisini tanıyan hükümdar, bu zata:
“–Ey Behlûl! Nereden geliyorsun böyle?” diye sorar. O, hiç düşünmeden:
“–Cehennemden geliyorum” cevabını verir.
Harun Reşit, şaşırarak tekrar sorar:
“–Ne işin vardı orada?”
Behlûl Dânâ anlatır:
“–Efendim; ateş lâzım olmuştu. Cehenneme gideyim de biraz isteyim dedim. Fakat oradaki memur bana:
“–Burada ateş yoktur” dedi.
“–Nasıl olur, Cehennem ateş yeri değil mi?” diye sorunca:
“–Evet; gerçekten burada ateş yoktur. Her gelen, ateşini Dünyadan getirir» cevabını verdi.”
Dehşete kapılan Harun Reşit büyük bir üzüntüyle sordu:
“–Behlûl! Ne yapayım ki, oraya ateş götürmeyeyim?” Behlûl Dânâ, hızla uzaklaşırken haykırdı:
“–Adâlet! Adâlet! Adâlet!”

6 Mayıs 2014 Salı

TRT'NİN YASAKLI ŞARKILARI VE GEREKÇELERİ


* “Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe / Sırf sana benziyor diye /Usulca sokulup ‘merhaba’ dedim / Leman Sam”
(Yayınlanmama gerekçesi: Türk kadını, hiç tanımadığı bir erkeğe selam veremez!)
 * “Ada sahillerinde bekliyorum”
(Gerekçesi: Menderes ve DP’lilerin yargılanlandığı Yassıada’yı akla getiriyor!)
 * “Yolun sonu görünüyor  ve “Güneş doğmayacak üstüme / İbrahim Tatlıses”
(Gerekçeleri: İntiharı özendiriyor!)
 * “Doldur be meyhaneci / Adnan Şenses”
(Gerekçesi: Halkı içkiye sevk ediyor!)
 * “… Söz dinlemez ormancı / Çekmiş kafayı / Aman ormancı”
(Gerekçesi: Ormancıların devlet memurları olmaları nedeniyle, devlete yergi ve sitem yapılıyor!)
 * Barış Manço’nun 4 şarkısı için yapılan denetimde ise, yayınlanmama gerekçeleri şöyle açıklanmış:
“Arkadaşım Eşek”
(Eşek yerine “kuzu” kelimesinin daha sevimli olabileceği önerilmiş),
“Lambaya püf de”
(Erotik öğeler içeriyormuş),
 “Ölüm Allah’ın emri” 
(Parçanın girişinde çalınan, Türk Halk Müziği çalgısı “zurna”nın, bir pop şarkısında ne işi varmış ?), 
“Bir bahar akşamı rastladım size”  adlı Türk Sanat Müziği şarkısını, bir pop şarkıcısı söyleyemezmiş)
 * Aysel Gürel’in yazdığı “Gel gel sarışınım gel / Sezen Aksu”
(Şarkının sözleri ahlaka aykırı imiş!)
 * “Emrah / Cem Karaca”
(Şarkı içinde geçen “ak memeler” kelimesi,tahrik edici imiş)
*Özdemir Erdoğan’ın “İkinci Bahar” adlı şarkısının sözleri ahlaka aykırı bulunmuş!
* Bulutsuzluk Özlemi grubuna ait “Güney’e giderken” şarkısı içinde geçen “solda güneş yükseliyordu” cümlesinde sol propagandası” yaptığı iması sezilmiş!

Birol Akkerman

2 Mayıs 2014 Cuma

HAFTANIN SÖZÜ - 94

"Bir erkeği terbiye ediniz, bir insanı terbiye etmiş olursunuz. Bir kadını terbiye ediniz, bir aileyi terbiye etmiş olursunuz." 

Fannie Hurst (October 18, 1889 – February 23, 1968) was an American novelist. Although her books are not well remembered today, during her lifetime some of her more famous novels were Stardust (1919), Lummox (1923), A President is Born (1927), Back Street (1931), and Imitation of Life (1933). Hurst is now best known for the screen adaptations of her works, such as the 1934 film Imitation of Life and the 1959 remake, based on her novel, which examined race relations.