27 Mayıs 2015 Çarşamba
26 Mayıs 2015 Salı
25 Mayıs 2015 Pazartesi
22 Mayıs 2015 Cuma
HAFTANIN SÖZÜ - 132
"Bilimin tek istediği,
kullanılmış otomobil alırken ya da TV reklamlarından gördüğümüz ağrı
kesicilerin kalitesini denerken gösterdiğimiz kuşkuculuğu diğer konularda da
kullanmak."
Carl Edward Sagan (d. 9 Kasım 1934 – ö. 20 Aralık 1996), ABD'li gökbilimci, astrobiyolog. Bilimin popülerleşmesi için yaptığı çalışmalarla da tanınır.Astrobiyolojinin öncülerindendir ve Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması'nın (SETI) ilerlemesinde büyük katkıları olmuştur. Popüler bilim kitaplarıyla ve yazımında yer alıp sunduğu ödüllü televizyon dizisi Cosmos (Kozmos) ile dünya çapında tanınmıştır. Ayrıca, 1985 yılında yayımlanan Contact (Mesaj) adlı romanı ,Jodie Foster'ın oynadığı aynı isimli film ile 1997 yılında beyaz perdeye aktarılmıştır . Çalışmalarında her zaman bilimsel yöntemi savunmuştur.
Bir tür kemik iliği neoplazistik hastalığı olan myelodysplasia hastalığından dolayı yaşama veda etmiştir...
21 Mayıs 2015 Perşembe
20 Mayıs 2015 Çarşamba
TARİH TEKERRÜRDEN Mİ İBARETTİR?
“…Demokrasi kitlelerin oy pusulalarıyla ortaya çıkan,
tartışılmaz, hatasız, tanrısal bir aydınlanmaydı sanki. Sanki bu halk özgür bir
halkın, düşüncede özgür, konuşmada özgür, davranışlarda özgür… Ama öyle miydi?
Gerçekte merkezi yönetim ve polis özgürlüğün sınırlarını çiziyordu. Her şey
daha kolay ve daha çok para kazanma noktasında düğümleniyordu. Tarım geriye
gidiyor, sanayi pahalı mallar üretiyordu. Çünkü hammaddeden ürün elde
edilmesine kadar geçen süreçte bir sürü fırsatçı, asalak araya giriyordu. Dış
satım geriliyor, dış alım yoluyla kazanç sağlayan herkes dış alımı teşvik
ediyordu. Paranın değeri düşüyor, enflasyon yükseliyordu. Ücretler para
değerindeki düşüşe ayak uyduramıyordu. Bütün bunlar memurlarda ve iş hayatında yolsuzluğun,
rüşvetçiliğin başlamasına, yayılmasına yol açtı…”
Ernst A. Egli “Genç Türkiye İnşa Edilirken” syf 297
17 Mayıs 2015 Pazar
15 Mayıs 2015 Cuma
HAFTANIN SÖZÜ - 131
"Yaşam deneyleri, en iyi öğretmenlerdir, ama okul masrafları çok
fazladır."
Thomas Carlyle (d. 4 Aralık 1795 Ecclefechan, Dünfries ve Galloway, İskoçya -
ö. 5 Şubat 1881 Londra) İskoç asıllı, deneme ve hiciv yazarı,tarihçi ve eğitmendir. Carlyle "Edinburgh
Ansiklopedisi"'ne de makaleler yazmakla; çok tartışmalara yol açan
sosyal yorumlamalarıyla ve iktisat bilimini "kasvetli bilim" olarak
tanımlanması ile hatırlanmaktadır. Yapıtlarında İngiltere'nin tarihini, toplumsal yaşamını
ve işçi sorunlarını ele almıştır.
Ailesi,
İskoçya'da çok yaygın olan sıkı Kalvinizm Protestanlığı
inanç ve göreneklerine bağlıydılar ve oğullarının Protestanlık prensiplerine
göre eğitilmesine dikkat etmişlerdi. Carlyle'nin eğitimi sonunda bir
Protestan papaz veya vaiz olmasını beklemekteydiler. Ancak Carlyle Edinburgh
Üniversitesi'nde ilahiyat eğitimine devam ederken katı Hristiyan
inancını kaybetmiş ve bunu da açıkça her eseri, yazısı ve hareketi ile ortaya
koymuştu. Buna rağmen Carylye'in hazırlayıp yayınladığı eserlerin ana
temaları ve bunların işlenişi sıkı dinsel prensipleri yansıtmaktaydı.
Carlyle'ın geleneksel Hristiyanlığa inanmamasının herkesçe bilinmesi ve
eserlerinin ana temalarının sıkı Hrıstiyan prensiplerini içermesi ile Victoria
devrinin son dönemlerinin önemli bir karakteri idi. Bu devirde birçok aydın
bu ikilemi çok çekici bulmakta idi. Özellikle Charles Darwin'in evrimsel teoriyi
açıklaması, sosyal ve bilimsel ilerlemeler, bu aydınların geleneksel sosyal
düzene ait din, inanç ve tutumlarını soru altına alıp tehdit etmekteydi ve
Carlyle bunu eserlerine ustalıkla yansıtmaktaydı.
|
14 Mayıs 2015 Perşembe
13 Mayıs 2015 Çarşamba
12 Mayıs 2015 Salı
11 Mayıs 2015 Pazartesi
HER ŞEY İLK MÜSAMAHAYLA BAŞLAR!
"ÖE MAIL GRUBU WORDPRESS (DERİN STRATEJ
"Bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rügarın oluşturduğu kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir:
'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin' der. Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve 'Pekii, başını çadıra sokabilirsin' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.' Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Pekii' der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...' Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...'
8 Mayıs 2015 Cuma
HAFTANIN SÖZÜ - 130
"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku
içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır. "
Bertrand Arthur William Russell, 3. Earl Russell (18 Mayıs 1872 - 2 Şubat 1970),
Britanyalı filozof, matematikçi, tarihçi, toplumsal
eleştirmen.
Hayatının
çeşitli dönemlerinde kendisini liberal, sosyalist ve barışseverolarak tanıtmış ayrıca hiçbirine
derinden bağlı olmadığını itiraf etmiştir. Monmouthshire'de İngiltere’nin
önde gelen aristokrat ailelerinden birinin ferdi olarak dünyaya gelmiştir.
Russell
1900'lerin başında İngilizlerin “idealizme karşı
isyanı”na öncülük etmiştir. Gottlob Frege ve Ludwig Wittgenstein ile birlikte analitlik felsefenin
kurucusu kabul edilir. A.
N. Whitehead ile
birlikte Principia
Mathematica adlı
kitabı yayınlamıştır. Felsefi denemesi ''On
Denoting''(İfade Üzerine) adlı eseri felsefinin paradigması olarak
kabul görür. Aynı zamanda geniş bir çevrece 20. Yüzyılın önde gelen
mantıkçılarından biri olarak kabul görür. Çalışmaları mantık, matematik, dilbilim, bilgisayar
teknolojisi ve filozofiyi, özelliklede dil felsefesi, epistemoloji ve metafiziği önemli ölçüde
etkilemiştir.
Russell
önde gelen savaş karşıtlarındandır. Serbest ticareti ve emperyalizm karşıtlığını desteklemiştir ve barışsever
tutumundan dolayı Birinci Dünya Savaşı sırasında hapishanede yatmıştır.
Daha sonra Adolf Hitler’e karşı kampanyalar düzenlemiş,
Stalinci totalitarizmi eleştirmiş, Vietnam Savaşı’ındaki
tutumu nedeniyle Amerikan hükümetini suçlamıştır. Aynı zamanda nükleer
silahsızlanmanın dobra savunucularındandır. Son eylemlerinden bir tanesi İsrail’in Orta Doğu’daki ülkelere karşı izlediği
tutumu eleştirdiği bir bildiri yayınlamasıdır.
İnsan
Haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunduğu yazıları dolayısıyla 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne
layık görülmüştür.
|
7 Mayıs 2015 Perşembe
JULES VERNE BİR MEDENİYET GÖSTERGESİDİR
Soru: Jules Verne, sizin gibi pek çok Türk okuru etkiledi.
Sizce burada yeterince bilinen bir yazar mı?
“Hayır, şimdi bilinmesi de mümkün değil, çünkü biz Osmanlı
mirasçısıyız. Osmanlı, Jules Verne’in ilgilendiği şeylerle ilgilenmiyor. Bugün
senin ülkende gazete çıkmıyor, senin ülkende üniversite yok, senin ülkende
satılan kitapların yüzde 95’i İstanbul’da satılıyor. Neden Jules Verne tanınsın
ki? Afrika’nın ortasında ne kadar vahşet varsa Türkiye’de o kadar vahşi bir
ülke. Böyle yerlerde Jules Verne’in tanınması mümkün değildir. Jules Verne bir
medeniyet göstergesidir. Bir ülkenin ne kadar medeni olduğunu, ne kadar Jules
Verne okunduğuyla ölçebilirsin. Jules Verne’in kurgularının temelinde bilim
var. Bilime dayanarak kurguluyor. İnsanlarının heyecanlandırılabileceği bir
okur kitlesi lazım. Türkiye’de böyle bir okur kitlesi yok.”
CELAL ŞENGÖR, Atlas Mayıs 2015 syf 58
6 Mayıs 2015 Çarşamba
5 Mayıs 2015 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)