"Bu dondurmayı yesem mi, yemesem mi? Bu e-postayı şimdi mi
yanıtlasam, sonra mı? Hangi ayakkabıları giysem? Günlerimiz; ne yapacağımız,
hangi tarafa gideceğimiz, nasıl tepki vereceğimiz, bir etkinliğe katılıp
katılmayacağımız gibi konularda verdiğimiz binlerce küçük kararın toplamından
oluşur. Karar verme üzerine geliştirilen ilk kuramlar, insanları makul bir
karara varmak için seçeneklerinin artı ve eksilerini tartabilen, rasyonel
aktörler olarak ele almıştır. Ama insanların karar verme süreciyle ilgili bilimsel
gözlemler bunu doğrulamaz. Beyin, her biri kendi hedef ve arzularına sahip ve
birbirleriyle rekabet halindeki birçok ağdan oluşmuştur. Dondurmayı mideye
indirip indirmemeye karar verirken, beynimizdeki ağlardan bir kısmı şeker
lehine, bir kısmı da mihrap kaygısıyla aleyhine çalışacak, bazı ağlar da, yarın
spor salonuna gitmeye söz vermeniz koşuluyla dondurmayı yiyebileceğinizi
söyleyecektir size. Beyniniz bu anlamda, devleti yönlendirebilmek için
birbirleriyle kıyasıya mücadele eden rakip siyasi partilerden oluşmuş bir nöral
parlementodur. Bu nedenle kararınızı kimi zaman bencilce, kimi zaman cömertçe;
kimi zaman dürtülerinizi, kimi zaman da geleceği merkeze alarak verirsiniz.
Karmaşık canlılar olmamızın neden, hepsini denetim altında tutmak istediğimiz
birçok farklı güdüden oluşmamızdır."
(David Eagleman,
Beyin, syf 117-118)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder