Baharla birlikte sıcak iklimlerden gelen bir leylek topladığı çalı çırpılarla kendisine bir yuva hazırlığında... O sırada elinde asası, sırtında cüppesi sakalı göbeğinde birisi oradan geçmektedir. Leylek "Bu adamdan bana zarar gelmez" düşüncesiyle havalanmamakta yuvasını yapma işlemine devam etmektedir.
Bizim sakallı "Allah Allah bu leylek beni görmesine rağmen uçmuyor topal mıdır nedir?"...diyerek elindeki asasını leyleğe doğru fırlatıyor leylek ayağından darbe alıp gerçekten topal kalıyor. Konu Hz. Süleyman'a intikal ediyor hazreti Süleyman mahkeme-i kübrayı topluyor tarafları dinliyor:
Leylek:
“ --Efendim bu adam bana durduk yere asasını fırlattı uzan bacaklarıma isabet eden asası yaralanmama, sonucunda da topal kalmama sebep oldu ondan davacıyım “ der.
Hz. Süleyman bu kez leyleği topal bırakan Hacıya döner ve "Neden leyleğe asasını fırlattığını ve niçin leyleği yaraladığını” sorar bu kez hacı:
“--Doğru ben bu leyleğin ayağını kırdım” der.
Bunun üzerine Sultan Süleyman leyleğe dönerek...
“--Sende bunun ayağını kır kısasa kısas gerekir” derse de. Leylek kabul etmez...
“--Olmaz efendim bunun ayağını kırmayalım” cevabını verir.
Sebebini soran Sultan Süleyman'a der ki!...
“--Bunun cübbesini çıkaralım, sakalını keselim, sarığını çıkaralım ve bastonunu elinden alalım” demiş. Hz. Süleyman sebebini sorunca leylek;
--Bu adam bu kılık kıyafeti ve dış görünüşü ile herkese güven veriyor. Herkes kendisine güvendiği için tedbir almıyor, ona güven duyuyor. Bu adam bu kılıkla dolaşırsa daha çok ayaklar kırar” demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder