“Manuel, 1974 yılının yazı ve sonbahar aylarını Ulusal
Stadyum’da ve daha başka gözaltı merkezlerinde geçirmiş, buralarda o kadar çok
sorgulanmış ki artık kimse hesabını tutmuyormuş. İtiraflar, hiçbir anlama
gelmiyormuş ve sonunda bir tek fareleri ilgilendiren kanlı arşivlerin içinde
yitip gidiyormuş. Pek çok başka mahpus gibi o da cellatlarının neyi duymak
istediğini hiçbir zaman öğrenememiş ve sonunda bunun önemli olmadığını da
anlamış, çünkü onlar kendileri de bilmiyorlarmış neyi aradıklarını. Bunlar soruşturma
değil, bir baskı rejimi kurmak ve halkın içindeki en küçük direniş belirtisini
kökünden yok etmek için uygulanan cezalarmış. İleri sürdükleri bahaneyse,
sözde, Allende hükümetinin halka vermiş olduğu silahların nerede depo
edildiğini öğrenmekmiş, ama aylar sonra hiçbir şey bulunamamış ve o hayal ürünü
silah depolarına artık hiç kimse inanmaz olmuş. Kışlalarındaki buz gibi soğuk
düzeni uygulamak için en etkili ilaç olan korku karşısında insanlar felce
uğramışlar. Ülkeyi tümden uyuşturmak için uzun vadeli bir planmış bu.”
(İsabel Allende, Maya’nın Günlüğü syf 388)
Merhaba Mehmet Bey... Baskı rejimi.. Bu tüyler ürperten olgu tarihten günümüze devam ediyor, etmeye de devam edecek. Gerçekten anlayamadığım tek şey şu; bu rejim sahipleri, yani tiranlar, tarihten hiç mi ders çıkarmazlar?!..
YanıtlaSilKazanan her zaman HALK olmuştur... Saygılarımla,