“Gözlerimize baktığınızda yüzlerimizde vatana ve millete hizmet dışında bir ifade mevcut mudur? Böyle güzide bir topluluğun düzene karşı olması mümkün müdür? Kollarında silah arkadaşlarını vatan toprağına emanet etmiş bu güzide topluluğa iftira atanları, bizleri kendi ülkemizde esir etmek için iftira mektupları yazanları Allah’a havale ediyorum. Hiçbir hakkımı da helal etmiyorum bu şahıslara.
Suçsuzluğumu kanıtlamak benim boynumun borcudur. Anamın, babamın, eşimin ve çocuğumun hayatından çalınan bu değerli yılların hesabını kim verecek? Ben oğluma ‘Baban terörist’ dedirtmem, dedirtmeyeceğim. Amanın ak sütü gibi tertemizim.
Yargılanmamak gibi bir isteğim olamaz. Tüm iddiaların açığa kavuşmasını istiyorum. Bu salondaki şerefli subaylar olarak yüce Türk adaletine ve yüce heyetinize emanetiz. Vatan bizim anamız, devlet de bizim babamızdır. Bizi asın ama devleti yıkmaktan yargılamayın.”
-SAT komandosu EREN GÜNAY’ın savunmasından-
Suçsuzluğumu kanıtlamak benim boynumun borcudur. Anamın, babamın, eşimin ve çocuğumun hayatından çalınan bu değerli yılların hesabını kim verecek? Ben oğluma ‘Baban terörist’ dedirtmem, dedirtmeyeceğim. Amanın ak sütü gibi tertemizim.
Yargılanmamak gibi bir isteğim olamaz. Tüm iddiaların açığa kavuşmasını istiyorum. Bu salondaki şerefli subaylar olarak yüce Türk adaletine ve yüce heyetinize emanetiz. Vatan bizim anamız, devlet de bizim babamızdır. Bizi asın ama devleti yıkmaktan yargılamayın.”
-SAT komandosu EREN GÜNAY’ın savunmasından-
(Ali Türkşen, Kardak’ta Kahraman, Hasdal’da Esir, syf
333-334)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder