“… Fransa’da neden 600 bin Ermeni vatandaşı var?
Ermenistan sınır komşusu mu? Bu soruyu sorduğum hiçbir Fransız doğru dürüst
cevap veremedi. Çünkü kendilerine gerçekler söylenmemişti; ne Justin
McCarthy’nin “Ölüm ve Sürgün” (“Death and Exile”) adlı kitabını, ne de bu
kitabın sözünü ettiği “Archives des Affaires Etrangères de France, Levant,
Arménie. 1918-1919” belgelerini okumuşlardı:
1 Kasım 1918 tarihinden itibaren Çukurova bölgesini işgal
eden Fransa, bölgede bir Ermeni devleti kurma vaadiyle Ermenileri kandırdı.
Önce gönüllü Ermeni taburları oluşturuldu. Daha sonra, ABD, Mısır, Suriye ve
Fransa’dan 200 bin Ermeni gelmesi üzerine, Fransız Doğu Lejyonu’na bağlı Ermeni
Lejyonu kuruldu. Bu özel birliğe Fransız üniforması giydirildi ve eline Fransız
silahı verildi. (Aynı şeyi Çarlık Rusya 1914-1915’te Doğu Anadolu’da yapmıştı).
Adı geçen birlik 1921 yılına kadar bölgede akıl almaz katliamlar yaptı. Fransa
için utanç verici olan bu günleri Çukurova halkı “Kaç-Kaç Dönemi” olarak
adlandırır…
20 Ekim 1921’de TBMM hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara
Antlaşması’ndan sonra Fransız işgal kuvvetleri Suriye ve Lübnan’a çekilirken
yanında 50 bin Ermeni götürdü. Ardından, Fransızların Çukurova’da (Kilikya’da)
yüzüstü bıraktığı Ermeniler önce Suriye ve Lübnan’a, daha sonra da Fransa’ya
gittiler. Fransa’daki 600 bin Ermeni asıllı seçmenin öyküsü böyledir!
Kim kimden özür ve bağış dileyecek ?
Fransa’nın kandırdığı Ermenilerden özür dilemesi gerekmiyor mu?
Türkiye’den özür dilemesi gerekmiyor mu? Sömürgeciliğin faydalarını ders
kitaplarına koyan Fransa kendi tarihiyle ne zaman yüzleşecek? Tabii, Türkiye
tarihini saptırmadan, kendisini ve Türkiye’yi satmadan!”
Özdemir İNCE - Hurriyet, 01.01.2012