2 Nisan 2014 Çarşamba

BİLDİK BİR HİKAYE

“…Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.
Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O Ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez; o ülkede 'proje' yapan şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev hava yolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiç bir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki geri ödenmesi imkânsızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar(tetikçiler) olarak gider onlara deriz ki; “Bize büyük bir borcunuz var, ödeyemiyorsunuz. Bunun karşılığında petrolünüzü, madenlerinizi satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletlerde bizim lehimize oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine (ya da diğer çok uluslu şirketlere) satın vs. vs...”  Böylece sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir...”


Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins- 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder