"Büyük uçaklar, paraşütçüler, helikopterler, Türklerin dört bir yandan geldiği hakkında söylentiler, radyolardan yayılan ilahiler ve marşlar, Lefkoşa’da iki kesim arasındaki sınırda karşı karşıya nöbet tutan Türkleri de, Rumları da çok germişti. Türkler heyecan, Rumlar öfke içindeydi. Bir silah patlasa, uzun zamandır süren sessizlik bir anda sona erecek ve ateş savaşı başlayacaktı.
Beklenen oldu. Bir tüfek patladı. Ateş savaşı bir anda sınır boyunca yayıldı. Ateş savaş yer yer boğazlaşmaya dönüşecek, bütün şiddetiyle günlerce sürecekti.
Türk köylerinin, kasabalarının, şehirlerdeki Türk kesimlerinin çevresinde Eoka-B çeteleri, RMMO birlikleri ya da silahlandırılmış Rum köylüler vardı. Lefkoşa’da çatışmanın başladığını öğrenince hepsi bulundukları yerde Türklere hücuma geçtiler. Bu durumu yeni Rum yönetimi de destekledi. Buralardaki mücahitlerin görevi zaten, bir müdahale durumunda çevrelerindeki Rum birliklerini çatışarak oyalamak, birleşip de Türk birliklerine saldırmalarını ellerinden geldiğince önlemek , geciktirmekti. Silahlarını ateşlediler.
Çatışmalar başladı."
(Turgut Özakman, Çılgın Türkler Kıbrıs, syf 348)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder