10 Temmuz 2012 Salı

ÇILGIN TÜRKLER KIBRISTA - 10

     Deniz piyadelerinin tamamını taşıyan 12 çıkarma gemisi (LCM), kıyıya doğru kuralınca ilerliyordu. Alb. Ahmet Özon telsizle çıkarma gemilerine ne yapacaklarını bildiriyordu. Zamandan kazanmak için 50.  Piyade Alayı’da Köyceğiz gemisine yaklaşan çıkarma gemilerine hızla binmeye başlamıştı.
     Bnb. Yılmaz Cengiz j.18’den yolda karşıladığı deniz piyadelerini taşıyan gemilere megafonla seslendi:
     Koy temizdir. Güven içinde girebilirsiniz. Biz size öncülük edeceğiz. Gazanız mübarek olsun!”
     Yaklaşan gemilere Beşparmak dağının Pladini plajına yakın tepelerinden ateş açıldı. Sık ağaçlar ve kayalar arasında bulunan ateş odaklarının çoğu zor fark ediliyordu. Sayılarının çok olduğu da anlaşılıyordu. Susturulmaları oldukça zaman alacaktı. Gemilerin sağına soluna mermiler düşmeye, sudan fıskiyeler, sütunlar yükselmeye başladı. Hiçbir mermi gemilere ve içindekilere zarar vermiyordu. Bir subay, “Lütfi doğan hoca doğru söylemiş. Allah yardım ediyor” dedi.
     Bir başka subay seslendi:
     Dürüstçe çalışarak yardımı hak ettik de ondan.”
     Plaja ilk olarak LCM-314 yanaştı.(*) 314’ün yanına hızla üç LCM daha yanaşıp sıralandı. Aralarında bir metre kadar aralık vardı. Plajın önü sığ olduğu için gemiler kumsala tam yanaşamadılar. O yüzden çıkış kapakları kumsala erişemedi, denize açıldılar.(**) Denizin derinliği burada bele kadardı. Dualarını eden deniz piyadeleri, silahlarını ıslanmasınlar diye başlarının üzerine kaldırdılar. 4 gemiden birden “Allah, Allah” diye bağırarak fırladılar, bellerine kadar gelen denizden geçerek plaja çıktılar.

(*) Bir küçük çıkarma gemisi (LCM) yaklaşık olarak 70 kişi, büyük çıkarma gemisi (LCT) 700 kişi alıyordu. Her askerin sırt çantasında üç günlük yiyecek, beş günlük cephane vardı.

(**)Kapak, karaya açılırsa buna kuru kapak atma, kıyıya iyice yanaşılamadığı zaman denize indirilirse yaş kapak atma deniliyor. Yaş kapak atılınca askerler, denizin derinliğine göre dize,bele, boğaza kadar denize girip yürüyerek plaja öyle çıkıyorlar.

(Turgut Özakman, Çılgın Türkler Kıbrıs, syf 351)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder