"Yapmadık, " dedik, inanmadınız "Gömmedik,
" dedik, yine inanmadınız "Rabbim verdikçe
veriyor, " dediniz, "Türkiye bağırsaklarını temizliyor, " dediniz, bize yine
inanmadınız "Sualtındaydık, deliller dijital, hepsi yalan," dedik, hiç
inanmadınız "Sonunuzu, hapishane kapılarında ağlattığınız
evlatların gözyaşlarıyla, bastonuna tutunarak evladına koşan
anaların
ahı getirecek, " dedik, oralı
olmadınız.
Ne oldu zulmünüzün sonu? Hukuk hepimize lazım
mıymış gerçekten?
Masumiyet karinesi kitaplarda yazan bir tanımdan çok daha mı
fazlasıymış?
Evlatlarınızdan mı
görmeye başladınız adil düzeninizin sonunu?
Sizde mi tadacaktınız
hapishane görüş salonlarının soğuk duvarlarını?
Koca bir ömrü aile nedir
bilmeden, evladına, eşine, anasına-babasına
hasret geçiren
insanları, bir günde, hem de tamamen dijital verilere
dayanarak, darbeci,
terörist, casus, fuhuşçu, şantajcı ilan ettiniz
"Yalan, " dedik, "Komplo, " dedik inanmadınız.
Ne oldu da şimdi, dün
altına şahsi arabalarınızı tahsis ettiğiniz savcılar,
evlatlarınızın
rezilliklerini belgelemek için yatakların üzerine serili
dolarlarınızı toplarken
hukuk aklınıza geliverdi?
Çok şükür bizim
evlatlarımıza onurla bırakacağımız bir ismimiz var.
Yıllardır bize layık
gördüğünüz hapishane hücrelerinin tek tesellisi,
iftiraya uğramanın onuru
oldu son olaylarla.
Sizin evlatlarınıza
bırakacağınız neyiniz var Sayın Bakanlar?
"Sakın yetim hakkı
yemeyin, " diye diye yetiştirilen biz onurlu Türk
subayları, değil bir
ayakkabı kutusu, bir çift ayakkabının içini dolduracak
parayı biriktiremeden
ömrümüzü tükettik.
Elbette siz bize reva
gördünüz diye, siz dün işinize geldi de cemaatin
polis ve savcısıyla
anlaştınız diye, darbeci, terörist, casus, fuhuşçu,
şantajcı olacak değiliz.
Ama sizler ve
evlatlarınız, göz göre göre bu ülkenin insanlarını enayi
yerine koydunuz. Gözlerinin içine baka
baka insanlara yalan söylediniz.
Yalanlarınız hiç mi ortaya çıkmaz zannettiniz?
Madem sırtınızda böylesi
bir yumurta küfesi taşıyordunuz, ne diye
efelendiniz bunca masum
insana Sayın Bakanlar? Hiç birinize hakkımı helal etmiyor ve hepinize bir kez daha
hatırlatmak boynumun borcu olsun diyorum.
Dün Türk Silahlı Kuvvetlerini esir alan psikolojik harekât bir
teğmenle
başlamış Genelkurmay
Başkanıyla sona ermişti.
Bugün hükümeti esir alan
psikolojik harekât Bakan oğullarıyla başladı
sonu nerede biter onu da
siz düşünün artık Sayın Bakanlar.
"Balyoz, " yalandır "Ergenekon, " yalandır. "Poyrazköy " ve bağlısı davalar
külli yalandır.
Bu davaların yalan olduğunu ispatlayacak gerçek Türk hâkimleri
dışında
kimseye ihtiyacımız
yoktur.
Bizim
cemaat-hükümet ekseninde karar vermeyecek fikri ve vicdanı hür
Türk hâkimleri tarafından tekrar yargılanmak dışında başka bir
derdimiz
olamaz. Hiç kimsenin bizi
affetmeye hakkı yok.
Sizleri ve sülalenizi ise umarım Türk halkı bir gün affeder.
En derin sevgi ve
saygılarımla, özgür bir yeni yıl dileklerimle…
Ali
Türkşen
Kurmay
Albay
21
Aralık 2013, Cumartesi
Hasdal
Askeri Ceza ve Tutukevi
Ne yazık ki gözyaşlarıyla yaşadığımız bu olaylar, Yüce TÜRK halkına HUKUK"un hayati önemini acı bir şekilde öğretti!!!
YanıtlaSilMehmet Bey saygılarımla,